Sadık Hidayet Sözleri

Sadık Hidayet - İnsanların yediği et, kendilerini savunamayan günahsız ve zararsız varlıkların çektiği acı ve işkencedir. Dökülmüş kanları intikam çığ...

İnsanların yediği et, kendilerini savunamayan günahsız ve zararsız varlıkların çektiği acı ve işkencedir. Dökülmüş kanları intikam çığlığı atar, insana ve üstünde yaşadığımız gezegene lanet okur.
— Sadık Hidayet

facebook-icon whatsapp-icon twitter-icon email-icon

DiğerSadık HidayetSözleri

Kışın bir deliğe gizlenen hayvanlar gibi kendi içime ne kadar çekilsem, başkalarının seslerini o kadar net duyuyor, kendi sesimi boğazımda işitiyordum.

Sadık Hidayet

Lakin tek korkum; yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan.

Sadık Hidayet

Onu kendi tenimin sıcaklığıyla ısıtmak istedim, ona kendi sıcaklığımı verip ölümün soğukluğunu ondan almak istedim.

Sadık Hidayet

Ruhunuz o kadar özgür değil; başkalarının lafını takılmış plak gibi tekrarlayıp duruyorsunuz.

Sadık Hidayet

Sapık din, sapık bilim doğurur.

Sadık Hidayet

Tek tesellim, ölümden sonra hiçlik ümidiydi, orada tekrar yaşamak düşüncesi içime korku salıyor, beni hasta ediyordu. Ben ki henüz yaşadığım dünyaya bile alışmamışım, bir başka dünya neyime yarardı benim?

Sadık Hidayet

Yalnız ölüm yalan söylemez! Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler, ölümün çocuklarıyız, hayatın aldatmacılarından bizi o kurtarır.

Sadık Hidayet

Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.

Sadık Hidayet

Bana benzeyen, görünüşte bendeki ihtiyaçlara, tutkulara, arzulara sahip bu insanlar niçin kırarlar beni?

Sadık Hidayet

Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya. yeryüzünün, gökyüzünün güçlülerine avuç açanlar, yaltaklanmasını bilenler için.

Sadık Hidayet

Benim içimdeki öyle bir dünya idi ki, ondaki bilinmezlikleri bir bir anlamaya kendimi adeta mecbur hissediyordum.

Sadık Hidayet

Canlıların leş ve pıhtılaşmış kanlarıyla dolu. Bu hal, hayvanlara işkence etmek bir yana, hiç gerek yokken insanın acıma duygularını ve doğadaki varlıklarla birleşmesini kendi içinde zorla bastırması nedeniyle çok korkunçtur.

Sadık Hidayet

İnsanların hile hurda dolu dünyasından hayvanların içten, kayıtsız ve çocukça dünyalarına sığınmıştı adeta. Hayatı boyunca mahrum kaldığı şefkati, sade duyguları onların ilgisinde, ülfetinde arıyordu.

Sadık Hidayet

İnsanların yediği et, kendilerini savunamayan günahsız ve zararsız varlıkların çektiği acı ve işkencedir. Dökülmüş kanları intikam çığlığı atar, insana ve üstünde yaşadığımız gezegene lanet okur.

Sadık Hidayet